Loading

Üreten ekonomi için üreten eğitim şart

Bugün 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı başlıyor. Bu sebeple de gözlerimiz eğitim sistemimize çevrildi, dikkatlerimiz okullara odaklandı.

Türkiye genelinde 18 milyon öğrenci ders başı yapacak. Yeni bir başlangıç yeni umutlar demek... Maalesef ki eğitim sistemimiz ülkemizin kanayan yarasıydı... Son dönemde yapılan düzenlemeler de kitleleri mutlu etmeye yetmemişti. Ancak şimdi devletin zirvesi eğitime el atıyor. Başkan Erdoğan, okulların açılması vesilesiyle yaptığı açıklamada, "Eğitim-öğretim konusunda tarihi nitelikte değişimlere hazırlanıyoruz. Evlatlarımızı en güzel bir şekilde yetiştirmek için gereken reformları milletimizle birlikte gerçekleştireceğiz" dedi. Erdoğan'ın bu mesajı toplumun özlemini çektiği bir reform müjdesi oldu. Bu gelişme Türk halkı için yeni bir umut oldu. Her alanda olduğu gibi eğitim alanında da artık köklü çözümler geleceğine eminim.

ANAHTAR EĞİTİMDİR

Yıllar boyunca eğitim konusu bizleri üzdü. İnsani ve etik değerlerden uzak, ezberci, sınav odaklı bir eğitim sisteminin olumsuz etkilerini hepimiz gördük. Türkiye'nin hedeflerine ulaşmasının ve hak ettiği konumda olmasının tek anahtarı "eğitimdir". Eğitime yatırım yapmak, geleceğe yatırım yapmak demektir. Üreten bir ülke olmak için üreten bir eğitim modeline ihtiyacımız vardır. Bunun için de başta etik değerlerin, iletişim ve görgü kuralları gibi konuların müfredata girmesi, her çocuğun spor ve sanata teşvik edilmesi, en az bir yabancı dili akıcı düzeyde konuşacak seviyeye gelmesi sağlanmalıdır.

UYGULAMALI DERSLER Uygulamalı eğitim ve laboratuvar deneyimi gibi kavramları tüm boyutlarıyla okullarımızda hayata geçirmeliyiz. Derslerin uygulamalı bir şekilde öğretilmesi, örneğin bitki işlenen derste bitki yetiştirilmesi, fizik kimya ve biyoloji gibi derslerin laboratuvar ortamında yapılması, çocukların o konuları daha iyi anlamasına imkan verecektir. Öte yandan günümüzde sosyal medya ve internet düşkünü olan çocuklarımızın bu yönlerini avantaja çevirebiliriz. Mesela okullarda kod yazılımına ağırlık verilerek patentlerinin alınması gençlerin girişimci ruhlarını ortaya çıkaracağı gibi milli projelerimizin artmasını sağlayacaktır. Kısacası okullarımız bir "kuluçka merkezi" haline dönüştürülmeli, çocukların yetenek ve yaratıcılıkları ortaya çıkarılmalıdır. Bilim ve AR-GE ile ön plana çıkmadığımız sürece, küresel rekabeti hiçbir zaman yakalayamayız ve güçlü bir ekonomiye ulaşamayız!

EĞİTİM EMİN ELLERDE

Dünyada eğitim sisteminde model alınan Güney Kore, Finlandiya, Singapur, Hong Kong, Estonya gibi ülkeler eğitimde çabayı zekadan daha üstün tutmakta, "yetenek" kavramlarına ve öğretmenlerin yetkinlikleri ve saygınlığına çok önem vermektedirler. Bizim de kendi kültürümüze uyabilecek, dünyadaki değişime ve gelişime entegre olmamızı sağlayacak bir modeli kurgulamamız ve Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi "Türk Milleti Zekidir, Türk Milleti çalışkandır" sözünü daha çok ispatlamamız ve daha büyük başarılara imza atmamız gerekiyor. Neyse ki Sayın Ziya Selçuk'un Milli Eğitim Bakanı olması, "işin emin ellerde olması" anlamına geliyor. Bu dönemde eğitim sisteminden beklentilerimizin gerçekleşeceğine inanıyor ve bugüne kadar hiç görülmemiş bir güvenle umutlanıyoruz. Ülkemizin güçlü ekonomiye ulaşmasının anahtarı ehil insanların elinde olduğuna göre, ehil insan iyi bir eğitimden geçer. Üreten ekonomi için üreten eğitim şattır. Üreten eğitim de okullarımızdaki uygulamalı derslerle başlayacaktır.

Kaynak:Yeni Asır Gazetesi

Yazarlar:Gonca Elibol

paylaş