Türkiye Enerjide Devrim Yaratacak
Türkiye'nin 1972 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) denetiminde başlattığı Akkuyu Nükleer Santralı girişimi ilk yıllarda çeşitli nedenlerle başarılı olamamıştı. Proje 1993'te tekrar gündeme gelmiş; 1997'de ise, santralın yapımı ertelenmişti. Yıllarca çıkmaza giren ve sancılı geçen bu süreç, ekonomik ve birtakım siyasi sorunlardan ötürü 2000 yılında rafa kaldırılmıştı. Nihayet 3 Nisan 2018 günü temeli atılarak ülkemiz için tarihi bir atılım başlatıldı.
Enerji bir ülkenin kaderini değiştiren 'güç' unsurudur. Ülkenin ekonomik ve siyasi üstünlüğünün oluşmasında, stratejik üs konumuna erişmesinde 'sürdürülebilir kalkınma' için bir 'garanti belgesidir'.
TÜRKİYE ÜST LİGE ÇIKACAK
Nükleer enerji kullanım alanı itibariyle önemli bir role sahiptir. Sağlık, tarım, bilimsel çalışmalar, savunma sanayi, gıda güvenliği, uzay çalışmaları, endüstri ve sanayi alanında kullanılmaktadır. Bu alanlara girdi sağlayan nükleer enerjinin çıktılarının da Türkiye'yi üst lige taşıyacağına şahit olacağız. Cumhuriyetin 100. yılında ülkemizin dünyada ekonomide ilk 10'a gireceğine inanmak ve bu hedefe doğru ilerlemek için çalışmaktan başka daha ne istenir ki... Bayrağın için çalışıyorsan hiç yorulmazsın!
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın verilerine göre, 31 ülkede 449 nükleer reaktör aktif halde. Nükleer enerjinin önemini anlayan ve yıllar önce bu alana yatırım yapan Fransa, İngiltere, İsveç, Almanya, Belçika, ABD, Japonya, Güney Kore ve Çin gibi ülkeler dünyada ekonomisi en güçlü olanlardır. Örneğin, öz kaynaklarının kıtlığı sebebiyle nükleer enerjiye yönelen Fransa, 58 reaktör ile toplam enerji üretiminin yaklaşık yüzde 78'ini nükleerden sağlayarak, enerji ihracatçısı bir ülke olmuştur.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
Öte yandan dünyada enerji üretiminin yüzde 67'si fosil yakıtlardan (kömür, gaz ve petrol) oluştuğu bilinmektedir.
Ancak fosil yakıt rezervlerinin yıllar içinde tükeneceğinin öngörülmesi, maliyetinin yüksek olması, dünyadaki rezervlerin coğrafi olarak dengesiz dağılımı, fosil yakıtların siyasi güç sayılması ve sıcak - soğuk savaş unsuru olması, ticari zorluklar gibi birçok sebep, dünya ülkelerinin yönünün, tükenmeyen kaynak olarak tanımlanan, "yenilenebilir enerjiye" çevrilmesine neden olmaktadır. Örneğin Almanya, az güneş gören bir ülke olmasına rağmen, güneş enerjisinden elektrik üretiminin yüzde 85ini yenilenebilir enerjiden sağlamaktadır.
Ülkeler enerji politikalarını kendi öz kaynaklarına göre değerlendirmektedir.
Örneğin Rusya'nın fosil kaynak rezervleri çok güçlüdür. Rusya enerjide şok politikalar uygular. Enerjiyi 'küreselleştirme' aracı olarak görür.
Ayrıca bu ülkenin Gazprom ve Lukoil şirketleri vasıtası ile 'enerji tekeline' sahip olmak yönünde girişimler yapması, Avrasya enerji sevkiyatını kontrol eden ülke olması ve bu alanda kurumsallaşması Rusya'yı stratejik bir lider ülke sınıfına sokmuştur.
EĞİTİM FAKTÖRÜ ÖNEMLİ
Ayrıca Rusya'nın enerjide lider olmasının bir diğer sebebi de Putin'in eğitimine, yani doktora tezinin 'enerji' üzerine olmasına, bu konunun önemini bilmesine bağlanmaktadır. Bu açıdan bakarsak, Enerji Bakanımız Sayın Berat Albayrak'ın doktorasını "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Finansmanı" üzerine yapması, buna rekabetçi, iddialı ve lider ruhu da eklenince demek ki Türkiye Enerjide Devrim yaratacaktır.
Ayrıca TANAP ve Türk Akım projelerinin de hayata geçmesi ile Türkiye, gücüne güç katacaktır.
Ülkemizin güneş, rüzgâr, jeotermal, hidrolojik kaynaklarının yenilenebilir enerji kaynaklarının zenginliği bilinmektedir.
Türkiye'nin ucuz, güvenilir, temiz enerji üretmesi için bu alanlara sürekli ve yoğun yatırım yapılması ve ar-ge çalışmalarına ağırlık verilmesi ile ülkemiz enerji ihraç eden ülke statüsüne kavuşturacaktır.
Muhtaç olduğumuz enerji, kaynaklarımızda mevcuttur!
Kaynak:Gonca Elibol Yeni Asır Köşe yazısı