Tarımda Yeni Dönemin İpuçları
Tarihte en zor ekonomik bunalımları tarımsal kalkınma sayesinde aşan ülkemiz, reel ekonominin kalbi olan Tarım ve Ormancılık sektörünü Cumhurbaşkanımız sevk-i idaresi güçlü, tohumdan sofraya tecrübesi olan İzmirli bir profesyonele, Bekir Pakdemirli'ye emanet etti.
Geçtiğimiz günlerde Sayın Bakan beni kırmayarak ilk özel röportajını Yeni Asır'a verdi. Ayrıca Manisa Medya TV'de yayınlanan hazırlayıp sunduğum iş ve ekonomi programı Senin Kariyerin'e de katılarak sorularımı yanıtlayan Sayın Pakdemirli, Türkiye'nin tarımla ilgili temel sorunlarının çözümüne ilişkin önemli bilgiler verdi.
Röportajımızda yerli tohuma, gıda güvenliğine, modern su sistemlerine, kooperatifleşmeye, katma değeri yüksek ürünlere, gelir getirici modellere, ihracatın artmasına, organik tarımda yeni pazarlara, devlet teşviklerine, çiftçinin istek ve beklentisine yönelik ihtiyaçların karşılanacağına vurgu yaptı. Öyle ki, yeni projelerle artık çiftçimizin yüzü gülecek.
TOHUMDAN ÇATALA...
Menderes Cumaovası'nda çiftçilikle geçinen bir ailenin kızı olarak; çiftçinin kayıt dışı, aracı sorunu, girdi maliyetlerinin yüksek olması, sosyal güvenlik, kente göç, pazarlama kaygısı vb. sorunların kısa vadede çözüme kavuşacağını düşünüyorum.
Öte yandan Bakan Pakdemirli, "Tohumdan çatala kadar olan süreçte (from seed the fork) eğer zincirin parçalarını doğru tamamlayabilirseniz tarım ürünleri en ucuz fiyatla tüketiciye ulaşabilir" diyor. Bu anlayışla uygulanacak projeler, vatandaşın şikayeti olan gıda enflasyonunu da önleyecek.
Tarımda gelişmiş ülkelerden "daha iyisini yapabileceğimizi" de belirten ve buna yürekten inanan Sayın Bakanımız sayesinde, dünyanın Türkiye'yi model aldığı günler yakın...
Türkiye; insan kaynağını doğru yönettiğinde, güçlü yönlerine odaklandığında, eğitim, Ar-Ge, teknoloji, bilim, inovasyona ağırlık verdiğinde ve katma değeri yüksek alanlara yatırım yaptığında çıtası yükselecektir. Bölgesel üretim ve planlama konusunda uygulamanın yaygınlaşması, iklim değişikliğine göre üretim modelinin planlanması etkili olacaktır.
KANALİZASYONA DEĞİL TARIMA...
Ayrıca, günümüzde sanal su (bir malın üretim aşamasında ne kadar su harcanması) değeri büyük önem arz ediyor.
Örneğin 1 kg sığır eti için 16 bin litre sanal su kullanılıyor. Bu durumda su kaynaklarımız konusunda hızlı ve tasarruf edici tedbirlerin alınması ve halkımızın da bilinçlenmesi gerekiyor. Su kaynaklarımız için yeni projelere ihtiyaç var. Yağmur sularının kanalizasyona değil, üretime yönlendirilmesi için altyapının oluşturulmasına dikkat çekmek gerekir.
Ne ilginç ki 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'ndan lale soğanı getirerek Keukenhof Bahçesine diken ve böylece lalesiyle meşhur olan Hollanda, "Tarım Turizmi" de yaparak, binlerce turist ağırlıyor. Gelişmiş ülkelere baktığımda hep iç çekiyorum. Bizim ülkemiz çok daha fazlasını yapabilir. Hem coğrafi potansiyelimiz hem de insan kaynağımız var. 15 yıldır İnsan Kaynakları Yönetimi'nde uzman biri olarak "İnsan en güçlü sermayedir" diyorum. İcatlar fikirlerle çıkıyor. Fikrin hiyerarşisi yoktur.
Bu nedenle hepimiz ülkemizin gelişmesi adına fikir ve öneriler sunmalıyız.
MOTİVE ETMENİN YOLLARI
Biliyorum ki, Sayın Pakdemirli, insan kaynağına büyük önem veriyor. İyi işlerin, başarının takımlarla gerçekleşeceğine inanıyor. "Takım lideri olarak, takımı motive etmenin yollarını arayacağız.
Onları önemsediğimizi göstereceğiz.
Onların yanında olacağız. İnşallah güzel işlere imza atacağız" diyor.
Tarım ve Ormancılık sektörümüz artık, ülkenin sorunlarını bilen, halkın beklentilerini dinleyen, "gelişmiş ülkelerden çok daha iyisini yapabiliriz" vizyonunda ve azminde olan bir Bakanın yönetiminde... Sayın Pakdemirli'nin, tarımdaki bütün sorunların üstesinden geleceğine, önümüzdeki dönemde ülkemizin bir kez daha ekonomik ivme yaşayacağımıza yürekten inanıyorum.
Kaynak: Gonca Elibol Yeni Asır gazetesi köşe yazarı