Loading
sosyal

Sosyal Medya İşten Çıkartıyor; Hapse Attırıyor

Son yıllarda teknolojinin hızla ilerlemesi hayatımıza bir çok yenilikler, avantajlar getirmiş ve de hayatımızı kolaylaştırmıştır. Bu avantajların başında şüphesiz sosyal medya da yerini konumlandırmıştır.

Teknoloji ürünü bilgisayarların, tabletlerin ve akıllı telefonların internet ile entegre olması sosyal medyayı kullanılır hale getirmiş, sosyal medya yazılımlarının ücretsiz olması da bu dijital platformun popüler olmasına yol açmıştır. Facebook, twitter,massenger, linkedin vb. birçok uygulama 7 den 70 değil, 4 yaşından ölünceye kadar çok fazla kullanıcıya ulaşmıştır. Günümüz literatürlerinde dünyada 700 milyondan fazla sosyal medya kullanacı sayısının olduğunu göstermektedir. Buna ilave olarak Facebook, twitter,massenger, linkedin vb. uygulamalarla; haber almak, bilgi alışverişi yapmak, kişisel tanıtım ve reklam yapmak, yer bildirimi yapmak, resim paylaşmak ve daha birçok avantajların olması, kişisel istek ve beklentilerin yanı sıra ticari hayatını da oldukça etkilemektedir. Sosyal medya ile iş randevuları, iş görüşmeleri, işbirliklerini de beraberinde getirmiştir. Ayrıca işe alım sürecinde adayların sosyal medya paylaşımları insan kaynakları uzmanlarınca incelenmekte ve mülakat sürecinde önem arz etmektedir.

Hayatımıza bu kadar giren, kişileri ailesinden koparan, gece bakmadan yatmadığımız ve sabah kalkar kalkmaz elimize aldığımız bu sosyal medya bağlılığı acaba iş hayatımızı riske sokar mı? Hiç bunu düşündünüz mü?

Kelebek gibi masum görünen sosyal medya bilinçli kullanılmadığında akrep gibi insanı sokar ve zehirler mi? “Ne ilgisi var?” dediğinizi duyar gibiyim.

Sosyal medya her ne kadar kişilerin “özel alanı” olsa da paylaşımlarımıza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü İş sözleşmesinin temelini “çalışanın iş saatinde görevlendirildiği iş /görev tanımında belirtilen işi yapması” yer alıyor. Dolayısıyla mesai saatleri içerisinde sosyal medya kullanımı ile işini aksatan çalışanı, işveren işten çıkarmakta yargı işvereni haklı bulmaktadır. Tam bu noktadaönemle belirtmem gerekir ki "İşverenin, kendisine ait bilgisayar ve e-mail adresleri ile bu adreslere gelen e-postaları her zaman denetleme yetkisi bulunmaktadır." Unutmayalım ki, mesai saatleri içerisinde çalışanın sergilediği davranışların tamamı işvereni ilgilendirmektedir.

Bunlara ilave olarak İş Hukuku’na göre; işçinin işverenine karşı “sadakat ilkesine” göre davranması gereklidir. İşçinin sadakat borcu, “doğruluk ve dürüstlük” ilkesi üzerine kurulu olup, “işverenin korunmaya değer haklı çıkarlarını en iyi şekilde korumak ve söz konusu çıkarlara zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınmak yükümlülüğünü” ifade eder. Sadakat borcu, “işçiyi sadece işyerinde değil, işyeri dışında da takip eden bir borçtur”. İşçinin sadakat borcunu belirleyen edimler, işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin niteliğine göre farklılıklar göstermektedir. İşçinin sadakat borcu, işverenine karşı bazı olumlu davranışlarda bulunması yükümlülüğü olabileceği gibi kimi “olumsuz davranışlarda bulunmaması” yükümlülüğü şeklinde de karşımıza çıkabilir.

Sosyal medyada paylaşım yapan çalışan işyerini, iş arkadaşlarını, işverenini küçük düşürücü paylaşımlar yapar ise, işyeri, işvereni ve iş arkadaşları aleyhine hakaret içerici, eleştiriyi aşan, sataşma olarak nitelendirilebilecek paylaşımlarda bulunursa, işçi hakkında disiplin hükümleri işletilebilecektir. Ayrıca işçinin bu paylaşımları mesai saatleri dışında ve/veya işyeri dışındayken yapmış olması disiplin işlemi yapılmasına engel teşkil etmez. Böyle bir durumda

“4857 Sayılı İş Kanunu 25.maddesi devreye girmektedir ve yargıtay kararları bu konuyu açıkça desteklemektedir. 25.maddede “Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir: II-b: “İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarf etmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması.” gereğince tazminatsız feshedebilir.

Ayrıca Sosyal medya ortamında bir kişiye hakaret etmenin de karşılığı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 125.maddesine göre, “bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Sosyal medya araçlarının kullanım şartlarına bu cezalar eklenebilir” denmiştir.

Ayrıca yeri gelmişken belirtmeliyim ki; sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanımıza yapılan hakaretinde TCK kanunu kapsamında karşılığı bulunmaktadır. TCK’nın 299. maddesi şöyle; “Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır”. şeklinde belirtilmiştir,

Bu nedenle herkesin siyasi görüşü ne olursa olsun her şeyden önce “makama saygıdan” dolayı Ülkemizin Cumhurbaşkanına ve devlet yetkililerine karşı saygılı davranmak zorunda olduğumuzu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Tekrar konumuza dönersek sizlere birkaç yargı kararını paylaşmak istiyorum.

Yargıtay’ın kararında ‘Mesai saatleri içerisinde internette oyun oynamak ve çeşitli sitelerde gezmek işverenin güvenini kötüye kullanmak’ olarak değerlendirmektedir.Uzun süreli ve sürekli olarak sosyal medya denilen twitter, facebook vb. sitelerde zaman geçirilmesi de iş sözleşmesini ihlali olarak kabul edilebilecektir.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi güncel bir kararında facebookda çokça zaman geçiren işçinin iş akdinin işverence fesih edilmesini usul ve yasaya uygun bularak, işveren lehine karar vermiştir. Yargıtay kararına konu olayda işçinin uzun süreli şekilde internet kullanımı söz konusu olup, bu durum işveren tarafından belgelenmiş ve mahkeme huzurunda ispatlanmıştır. Yargıtay kararında dikkat çekici şekilde işçinin işiyle ilgisi olmayacak şekilde internet kullanmasını iş akdinin ihlali olarak değerlendirmektedir ki bu kıstas bu uyuşmazlıklarda temel alınabilecek niteliktedir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, bir bankada şube müdürü olarak görev yapan bir müdürün internette sanal bahis ve iddia oynamasının, dolayısıyla internet kullanım alışkanlıklarının işini özenle yapmamasına neden olduğu gerekçesi ile işçinin akdinin tazminatsız olarak fesih edilmesini haklı bulmuştur. Bu kararı yorumlar iken iki şekilde düşünmek gerekir; Birincisi bir güven kurumu olan banka çalışanlarının kumar/bahis oynanması, banka mudileri açısından bir güvensizlik nedeni olabilecektir. İkincisi de iddia ve bahis oyunlarına ayrılan zaman nedeni ile işin aksatılması olacaktır

Yargıtayın bir başka kararında: Çalışanın sürekli MSN ile işi ile ilgili olmayan görüşmeler yaptığı ve böylece işini aksattığı için feshedildi. İşçinin dava açması üzerine işveren davacının bilgisayar kayıtlarını sundu ve mahkeme bu kanıtı değerlendirerek feshin haklı olduğuna hükmetmiştir.

Bu Yargı Kararlarının benzerlerine ve daha fazlasına internetten ulaşabilirsiniz.

Görüldüğü gibi işveren çalışanının sosyal medya paylaşımlarının içeriğine göre geçerli fesih (tazminatlı)veya haklı nedenle fesih (tazminatsız) şeklinde işten çıkarabilmektedir.

İddia eden ispatla yükümlüdür.

Sosyal medya paylaşımı nedeni ile iş akdi feshi yoluna gidecek işverenin, iddiasını ispat açısından öncelikle “işçi tarafından yapılan paylaşımı kayıt altına alması gerekecektir”. Paylaşımın ekran görüntüsü, bilgisayar çıktısı, bilgisayar ortamında kayıt gibi yöntemler belge niteliği taşımaktadır. Her ne kadar İş Kanunu 25/II maddesi kapsamında fesih öncesinde işçinin savunmasının alınması zorunlu olmasa da; sosyal medya paylaşımı nedeni ile fesih gerçekleştirilecekse, öncelikle işçiden “yazılı savunmasının” alınması, yargı süreci ihtimaline karşı çok önemlidir. Çünkü, çalışan tarafından yapılan paylaşımın ve iş akdi feshi gerektirip gerektirmeyeceği kararı için, işveren tarafından objektif bir şekilde incelenmesidir.

Görüldüğü gibi sosyal medya paylaşımları mesai saati içerisinde olsun olmasın işyerinin itibarına, marka değerine, vizyonuna zarar vermemesi için çok titiz davranmak gereklidir. Bazen iyi niyetle yapılan bir paylaşım “yetkisini aşan bir durum” olarak da değerlendirilebilir. Bu yüzden iş yerinize ait bir paylaşım yapmadan önce yetkilinizden onay almanız önem arz etmektedir.

Öte yandan işyerlerinde mesai saati içerisinde çalışanların kısa aralıklarla sosyal medya hesaplarına göz atmasını da işveren anlayışla karşılamalı, görmezden gelmelidir. Aksi halde baskı motivasyon kaybına yol açacağından işyerine zarar getirecektir.

Sonuç olarak herkesin, düşüncelerini, görüşlerini, özgürce açıklama ve yayma hakkı vardır. Düşünce özgürlüğünün yanında sosyal ve siyasi görüş hakkı da bulunmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre, insanın düşüncelerini açıklamaları paylaşması en temel insan hakkıdır. Fakat bu hak hiçbir şekilde, konusu suç teşkil eden, başka kişi ve kuruluşlara hakaret etmeyi meşru kılan, kışkırtıcı, nefret içerici, ırkçı tutum ve davranışlar sergilemeyi haklı kılmaz. Bu durum işçi & işveren ilişkileri açısından da aynı şekilde kabul edilmesi ve uygulanması gerekir. Çalışanların özellikle sosyal medya paylaşımlarında çalıştıkları kurumlara yönelik, çalıştığı kurumları kastederek veya bağlantılı tüm paylaşımlardan uzak durması gerektiği yargı kararlarında açıkça görülmektedir.


Dikkatli olmamız dileklerimle

Saygı ve sevgilerimle

Gonca Elibol

paylaş