Kur Oyunlarına Karşı Ekonomik Seferberlik
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı, 1974 Birinci Petrol Krizi, 1980 OPEC, 2001 Kara Çarşamba, 2008 Global krizi gibi Türkiye Cumhuriyeti; tarihini sarsan 15'in üzerinde ekonomik kriz yaşamıştır.
Siyasi çatışmalar, doğal afetler, savaşlar, diğer ülke ekonomik krizleri(küreselleşme akımı nedeniyle) , yolsuzluk, ambargolar, anarşi, banka krizleri, siyasi darbeler, dış borçlanma, kambiyo rejimi vb. etkenler ülkemizi ekonomik krizlere sürüklemiştir.
Dönemin hükümetleri yaşanan ekonomik krizler karşısında bir dizi iktisat politikası uygulamaya ve tedbirler almaya çalışsa da çoğu zaman kısa vadede kalıcı çözümler getirmiş bu durum uzun vadede yeni bir krize neden olmuştur. Çünkü o dönemin koşullarındaki çaresizlik, kıtlık, kaos, işsizlik, kambiyo noksanlığı vb. sorunlar mecburiyet doğurmuş, bir anlamda "denize düşen yılana sarılır" durumuna düşülmüştür. Stand-by anlaşmaları, 24 Ocak Kararları gibi uygulanan iktisat politikaları ülkemizde dışa bağımlılığı tetiklemiştir.
Tarihimize damga vuran bu ekonomik krizlerden ders alarak,doğabilecek felaketleri önlemek adına hükümetimiz gerekli ekonomik kalkınma planlarını kademeli bir şekilde devreye sokacaktır.
Ülkemiz geçmişte yaşanan bu ekonomik felaketlere maruz kalmayacak, geçmişten dersler de çıkartarak yoluna emin adımlarla devam edecektir! Amerika ile yaşanan siyasi kriz nedeniyle ülkemiz bir ekonomik savaşa sürüklenmeye çalışılsa da bu mümkün olmayacaktır. Son günlerde kurlarda meydana gelen artışlar, yeni bir ekonomik kriz olup olmayacağı hususunda halkı tedirgin etmektedir.Bu bir oyundur. Bu kirli oyunu hükümetimiz yerinde ve zamanında görerek bir anlamda emperyalizme kafa tutmuştur. Türkiye bu oyuna gelmeyecektir!
Ekonomik savaşla mücadele sadece hükümetin değil, Türkiye topraklarında yaşayan herkesin topyekün sorumluluğudur.
Bir takım önlemler ile ekonomi istikrarını sürdürecektir.
Özel sektörün hammadde ve yarı mamul ürünlerinde yerli ürün kullanımı konusunda çözüm üretmeleri,
Yerli üretim ekonomi modeli ile katma değeri yüksek ürünlere daha çok ağırlık verilmesi,
Yabancı markalar kullanarak dışa döviz kaçırmak değil, yerli malını tercih ederek iç piyasa hareketlendirilerek üretim desteklenmeli ve ekonomiye katkı sağlanmalıdır. Halkımız yerli malı kullanımı konusunda azami özen göstermelidir.
"Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır" Atatürk.
Kamu ve özel sektördeki tüm çalışanların sürdürülebilir kalkınmada önemli bir rolü vardır. Bu nedenle daha verimli çalışmak herkesin ana görevidir. Öte yandan atama ve görev dağılımlarında işleri "liyakat" sahibi çalışanlara devretmek verimliliğin garantisidir.
Gelirinden çok giderin olması, harcamaların bütçeyi aşması borçlanmaya neden olmaktadır. Gereksiz harcamaların kesilmesi, ihtiyaç dışında alım yapılmaması, lüksten uzak durulması tasarruf edilmesi ekonomik sorunların önüne geçecektir.
Türk Milleti geçmişinde dünyaya hükmetmiş büyük bir millettir. Ülkemiz kendi kaynakları ile kendi kendine yeten bir ülkedir.
Diğer ülkelerin baskılarına ve oyunlarına gelmeyecek kadar zekidir. Halkımız spekülatif oyunlara kulak tıkayıp, birbirine kenetlendiğinde ve devletine inandığında tüm sorunların üstesinden gelecektir.
Kaynak :Gonca Elibol Yeni Asır Köşe Yazarı