İş'te Motivasyon
İş dünyasının ülkemizin kalkınmasında büyük etkisi vardır. İş dünyası; yazılım, teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, kalite yönetim sistemleri, yapay zeka, etkin yönetim becerileri ve insanın kaynağına önem vermesi halinde değişen dünyaya uyum sağlayabilir.
Bu dönüşümün bilinci ile şirketler vizyonlarını, stratejik planlarını ve hedeflerini gerçekleştirebilir, rekabetin yoğun olduğu günümüz koşullarında sektöründe yerini konumlandırabilir.
COŞTURMAK ÖNEMLİ
Yeniliklerin hız kazandığı küresel ortamda sektörde fark yaratmak, ekonomik anlamda güçlü olmak için iş dünyası, elindeki en büyük hammaddeyi 'çalışanlarını' doğru ve etkin kullanmak zorundadır. Çalışanların başarı yolcuğunda verimliliğini sağlamakta en büyük görev şüphesiz yöneticilere düşmektedir.
Çalışanlarının işe fayda sağlayacak çıktılar üretmesini, başarılı sonuçlar yaratmasını, şirketini kara geçirmesinde yöneticinin büyük sorumlulukları vardır. Çalışanlarının motivasyonunu yüksek tutmak, hatta onları coşturmak verimliliğin de garantisidir. Albert Einstein'in dediği gibi 'coşku, zekadan daha önemlidir'.
DEĞERLİ HİSSETMELİLER
Yöneticiler, personelinin motivasyonunu sağlayabilmek için güçlü ve zayıf yönlerini, hangi durumlarda heyecanlandığını, hangi durumlarda demorilize olduğunu, hobilerini, fobilerini hatta aile yaşantısını, kısacası personelini yakından tanıması gereklidir. Bu detaylar motivasyonun sürecinde yöneticilere önemli ipuçları vermektedir.
Ancak motivasyon için öyle büyük bir etki vardır ki, bu etki hayatın her alanında olduğu gibi çalışma hayatında da çok güçlüdür. Çalışanın istediği ve beklediği, ruhunun okşandığı en önemli şey 'değerli olma' hissidir.
Bu duyguyu çalışana hissettirdiğiniz takdirde işin yarısı bitmiş demektir.
Çalışan 'ben bu işyerine değer katıyorum, bu şirket için faydalıyım, insanlara hizmet sağlıyorum' diyebilmelidir.
Bu değerli hissettirme duygusunu nasıl yaratırsınız?
Öncelikle etkili iletişim yöntemi uygulamak şarttır. Yönetici ve çalışan arasında açık iletişim olmalı, çalışan yöneticisiyle düşüncelerini rahatlıkla paylaşabilmelidir. Yönetici çalışanından performans beklentilerini net bir şekilde belirtmelidir. Çalışanını desteklemeli ve onun başarısı için tüm olanakları sunabilmelidir.
Tıpkı amaç ve yol teorisi gibi.
Hedefe giden yolda yönetici, çalışanın önünde olan engelleri kaldırmalı ve çalışanlarına başarı için olanak ve koşulları sağlamalıdır. Çalışanının yaptığı uygulamaları kontrol etmeli, gerektiğinde tedbir alarak geribildirim vermelidir.
Öte yandan çalışanının motivasyonunu artırmak ve verimlilik sağlamak için bir diğer etken 'katılımcı yönetim anlayışıdır'.
JAPONYA DÜNYAYA ÖRNEK
Katılımcı yönetim anlayışında liderler karar verme sürecinde çalışanlarını tüm iş süreçlerine dahil eder ve çalışanların fikirlerine önem verirler. Mesela Etkin Yönetim Yaklaşımları ve Kalite Yönetim Sistemleri ile dünyaya model olmuş Japonların başarısına en büyük katkı geliştirdikleri 'Ringi Sistemi'dir.
Bu sistemde işletmenin geleceğini ilgilendiren kararlar grup halinde alınır, alınan karar herkes tarafından desteklenir.
Japon işletmelerinde bir karar alınacağı zaman bu karardan etkilenecek herkesin görüşü alınır. Uygulanan kararda uygulanan bir başka sistemde alttan üste dolaştırılan 'öneri belgesi'dir.
Herkes okur imzalar ve böylece ortak karar alınır.
KATILIMCI YÖNETİM ŞART
Türkiye'deki benmerkezci ve otokratik yönetim anlayışına sahip olan şirketlerin, gelişmiş ve dünyaya marka olmuş ülkelerin uyguladıkları gibi 'katılımcı yönetim anlayışına' geçiş yaparak, başarıyı model alması, çalışanların fikirlerine ve önerilerine değer vermesi gereklidir. En önemli sermayenin 'İnsan kaynağı' olduğunun bilinciyle çalışanların öneri ve fikirlerine değer vererek gelişen ve kalkınan bir Türkiye yaratabiliriz. Gelişen, büyüyen ve kalkınan bir ülke için el ele olmak dileğiyle.
Kaynak: Gonca Elibol Yeni Asır Köşe yazısı